Sual: Kötü anne babanın iyi olan çocuğuna yaptığı beddua kabul olur mu?
CEVAP
Kötü ana-babanın, suçsuz ve iyi olan çocuğuna yaptığı beddua kabul olmaz. Haksız olarak yapılan beddualar kabul olmaz.
İbni Mübarekhazretleri, çocuğunu şikayet edene,(Çocuğa beddua ettin mi?) dedi. O da, evet deyince, (Çocuğun ahlakını sen bozdun) buyurdu.
Hadis-i şeriflerde buyuruluyor ki:
(Bir babanın duası, ilahi hicaba erişir ve bu hicabı da aşar.) [İbni Mace]
(Ana-babanın çocuğuna ve mazlumun zalime olan bedduaları, red olmaz.) [Tirmizi]
Sual: (Ana-baba, mazlum ve misafirin duası kabul olur) buyuruluyor. Bu insanlar haksız olarak beddua ederlerse yine mi kabul olur?
CEVAP
(Ana-baba, mazlum ve misafirin duası kabul olur) demek,
(Ana-babanın çocuğuna yaptığı hayır dua, mazlumun [kâfir bile olsa]
kendine zulmeden zalime yaptığı beddua, misafirin ev sahibine yaptığı
hayır dua kabul olur) demektir. Yoksa misafirin, suçsuz olan ev
sahibine yaptığı beddua kabul olmaz.
Mazlumun, kendine
zulmetmeyen birine yaptığı beddua kabul olmaz. Ana-babanın, evladına
yaptığı hayır dua kabul olur. Kötü ana-babanın, suçsuz ve iyi olan
çocuğuna yaptığı beddua kabul olmaz.
Kısacası haksız olarak yapılan beddua kabul olmaz. Beddua etmeye alışmamalıdır! Çünkü hadis-i şerifte buyuruldu ki:
(Kendinize, çocuklarınıza ve mallarınıza beddua etmeyiniz! Duaların kabul olduğu bir vakte rastlar da, bedduanız kabul olur.) [Müslim]
Sual:
Annem, babamdan boşandı. Babam annemi, annem de babamı kastedip (Eğer
onunla görüşürsen hakkımı helal etmem, beddua ederim) dediler. Haksız
olarak ettikleri beddua geçer mi?
CEVAP
Geçmez. Gizli görüşmek lazımdır.
Sual: Babam beddua etti. Sonra öldü. İşim rast gitmiyor, bunun çaresi nedir?
CEVAP
Tevbe istiğfara devam etmeli, ölü için hayırlı işler yapmalıdır!
Sual:
Bir gencin evlenme teklifini kabul etmedim. Bunun üzerine bana, �Allah
belanı versin� dedi. Şimdi sağlığım bozuktur. Acaba, sağlığımın
bozulması, gencin bedduasından mıdır? Onunla helalleşmem mi gerekiyor?
CEVAP
Evlenme teklifini kabul etmemekle hak geçmez. Haksız olarak yapılan beddualar da geçmez. Helalleşmek gerekmez.
Peygamber efendimiz beddua etti mi?
Peygamber
efendimiz, diğer bazı Peygamberler gibi kavimlerine genel bir beddua
etmemiş ama muayyen günahları işleyenleri lanetlemiştir. Mesela birkaçı
şöyledir:
(Lutilere Allah lanet etsin!) [Beyheki]
(Paraya tapana lanet olsun!) [Tirmizi]
(Bid�at çıkarana lanet olsun.) [Dare Kutni]
(Eshabıma sövene lanet olsun.) [Hakim]
(Doğruyu bildiği halde susana lanet olsun) [Deylemi]
Ayrıca isim söyleyerek beddua ettikleri de vardır. Bir tanesi şöyledir: Ebu Leheb�in oğlu Uteybe, Tebbet suresi gelince, Resulullah efendimize hakaret etti. Resulullah çok üzülüp, (Ya Rabbi, buna bir canavar musallat et)
dedi. Ebu Leheb�in oğlu Uteybe Şam�a giderken, bir gece, bir aslan
gelip uyuyan arkadaşlarını koklayıp bıraktı. Sıra Uteybe�ye gelince onu
parçaladı. (Mirat-i kâinat)
Taberani�de rivayet ediliyor ki:
İki kişi, Hazret-i Hamza hakkında aşağılayıcı bir şiir okuduklarından Cehenneme gitmeleri için Resulullah beddua ediyor.
Peygamber
efendimiz beddua etmezdi sanarak hadis kitaplarındaki beddua bildiren
böyle bir hadis-i şerife şüphe ile bakmak din düşmanlarını sevindirmek
olur. O zaman imam-ı Taberani�ye de itimat kalmaz. Zaten din
düşmanlarının bütün derdi de bu. (Âlimleri ve hadisleri yıkarsak
Kur�anı yıkmak daha kolay olur) diyorlar.
O iki kişi hicri 8.
yılda Müslüman olmuştu. Hazret-i Hamza ise bundan 4 yıl önce şehit
oldu. Yani o zaman o iki kişi Müslüman değildi. O dua, Müslümanlara
yaptıkları zararlardan ve sevgili amcası Hazret-i Hamza�ya dil
uzattıklarından dolayı yapılmıştı.
Mekke�nin fethinde, Resulullah efendimiz herkesi affetti. Yalnız on kişinin isimlerini söyleyip, (Bunları görünce hemen öldürün) buyurdu. Bu on kişiden biri olan Vahşi bin Harb,
Mekke�den uzaklara kaçtı. Daha sonra pişman olup, Medine�de mescide
gelip, (Ya Resulallah, bir kimse Allah�a ve Resulüne düşmanlık yapsa,
en kötü, en çirkin günah işlese, sonra pişman olup iman etse, bunun
cezası nedir?) dedi. Resulullah efendimiz, (Pişman olup iman eden affolur, bizim kardeşimiz olur) buyurdu.
(Ya Resulallah, iman ettim, pişman oldum. Ben Vahşi�yim) dedi.
Peygamber efendimiz, Vahşi adını işitince, sevgili amcası Hazret-i
Hamza�nın parçalanmış hâli gözü önüne geldi.
Ağlamaya başlayıp, (Git, seni gözüm görmesin) buyurdu. Vahşi, öldürüleceğini anlayıp dışarı çıkarken Cebrail aleyhisselam gelip, (Ey
Habibim, bütün ömrünü puta tapmakla, kullarımı bana düşman etmeye
uğraşmakla geçiren bir kâfir, bir kelime-i tevhid okuyunca, ben onu
affediyorum. Sen, amcanı öldürdü diye Vahşi�yi niçin affetmiyorsun? O
pişman oldu. Şimdi sana inandı. Ben affettim. Sen de affet) mealindekiilahiemri bildirdi.
Herkes, öldürün emrini bekliyordu. Resulullah efendimiz, (Kardeşinizi çağırınız) buyurdu. Kardeş sözünü işitince, saygı ile çağırdılar. Resulullah efendimiz, affolduğu müjdesini verip, (Fakat, seni görünce dayanamıyor, üzülüyorum. Bana görünme) buyurdu. Hazret-i Vahşi, Resulullahı üzmemek için, bir daha yanına gelmedi. Mahcup, başı önünde yaşadı. (Kurtubi, Süyuti, Taberi)
Sorgusuz
sualsiz öldürülmesi gereken bir kâfir, Müslüman olunca, onun hakkındaki
nefret, merhamete dönüşüyor, sahabilik şerefine kavuşuyor. Günahları
sevaba çevriliyor. Bir âyet meali:
(Tevbe edip iman eden ve salih amel işleyenlerin günahlarını sevaplara çeviririm. Allah çok affedici ve çok esirgeyicidir.) [Furkan 70)
Bu âyet-i kerime Hazret-i Vahşi için indi. (Hadika)
Sual: Birine beddua için, (Seni Allah'a havale ediyorum) demek, uygun olur mu?
CEVAP
Söyleyen şahsa ve niyetine göre değişir. İbni Mesud hazretleri anlatır:
Ebu
Cehil ve arkadaşları, Resulullah Kâbe�nin yanında namazda secdede iken,
üstüne deve işkembesi attılar. Resulullah, namazını tamamlayınca,
yüksek sesle, (Allahım, Ebu Cehil�i, Ukbe bin Rebia�yı, Şeybe bin
Rebia�yı, Velid bin Utbe�yi, Ümeyye bin Halef�i, Ukbe bin Muayt�ı sana
havale ediyorum) buyurdu. Bedir savaşında, Resulullahın ismen zikrettiği bu kimselerin, hepsinin yere serilmiş cesetlerini gördüm. (Buhari, Müslim, Nesai)
Bir
de, sanki, hâşâ Allahü teâlânın haberi yokmuş da, Ona haber veriyorum,
gereğini yapsın, mazlumun hakkını zalimde bırakmasın gibi, bir anlamda
söylenirse, hiç uygun olmaz. Allahü teâlâ, hiç kimsenin yaptığından
gâfil değildir. Kul, yanlış bir şey yapmışsa, elbette onu hesaba çeker
ve cezasını verir.
Allaha havale ediyorum sözü, senin
yaptığın bu kötülüğe karşı sabrediyorum, buna karşılık vermiyorum,
yaptığının cezası ne ise, Allahü teâlâ versin anlamında söylenirse,
mahzuru olmaz.
Sual: (Duanla yaşamıyorum ki, niye bedduanla öleyim) sözü uygun mudur?
CEVAP
Uygun
değildir. Dua veya beddua kabul olabilir. Yani kabul olan dua ile
yaşanabilir. Yahut dua kabul olmasa da beddua ile ölebilir. İki hadis-i
şerif meali şöyledir:
(Şu dört dua reddolmaz: Din kardeşinin
gıyabında yapılan dua, iyileşinceye kadar hastanın, dönünceye kadar
hacca ve cihada gidenin duası.) [Deylemi]
(Ana babanın çocuğuna ve mazlumun zalime olan bedduaları, reddedilmez.) [Tirmizi]
Sual: Annem
ve babam, beddua edip vefat ettiler. Bu bedduanın zararlarından
kurtulmak ve bana haklarını helal etmesi için ne yapmam gerekir?
CEVAP
Onlar
için hayır dua edip, yapılan ibadetlerin, hayır ve hasenatın
sevablarını onlara da göndermeli; mesela, okuduğu Kur�an-ı kerim veya
verdiği sadakanın sevabını onlara hediye etmelidir. Böylece, yapılan
bedduaların zararlarından kurtulmuş ve ana babanın haklarını ödemiş
olur. Bağışladığı sevablar da, hiç eksilmeden kendisine verilir.